LÖSEMİ ÇEŞİTLERİ

LÖSEMİ ÇEŞİTLERİ

Lösemi çağımızın vebası olarak da bilinen kemik iliği veya diğer bir deyişle kan kanseri olarak da bilinen hastalığın tıp literatüründeki ismi lösemidir. Kimisi lösemi hastalığına çok umutsuz baksa da doğru hamleler ve tedaviler uygulandığında rahatça kurtulabilecek bir hastalık olarak görebilirsiniz. Bu bağlamda doktorun öneri ve yasaklarına harfiyen uyulmakla birlikte özellikle bağışıklık konusunda gerekli özen gösterilmelidir. Her geçen gün yeni bir tedavi yöntemi bulunan tıpta artık hiçbir şey için çaresi yok denilmiyor.

Lösemi ana başlıkları olarak Akut Lösemi ve Kronik Lösemi olarak ikiye ayrılmaktadır. Bu başlıklarda kendi içinde onlarca parçaya bölünmektedir. Bu parçalanmaların dışarıdan bakıldığında hiçbir anlamı yokmuş gibi görünse aslında çok önemlidir.

Lösemi Çeşitleri Nelerdir?

Lösemi hastalığı Akut Lösemi ve Kronik Lösemi olarak ikiye ayrılır. Bu ayrılıkların da altında onlarca çeşitlilik bulunmaktadır. Dış görünüş olarak tedavileri hep aynı görülmektedir. Mesela bütün lösemi çeşitlerinde kemoterapi vardır. Bu durumda akıllarda tek bir soru oluşuyor madem hepsi aynı neden çeşitlere ayrılıyor. Lösemi kanseri virüsleri huylarına üreme çeşitlerine ve saldırı alanlarına göre birçok farklılık gösterir. Bu farklılık ve detaylara göre isimlendirilmiş lösemi tiplerinin hepsinin tedavisi özünde kemoterapidir ve aynıdır. Fakat detaya inilip de bakıldığında kimisine şok dalgalanmaları halinde kimi hastalara aralıksız saatlerce olmak üzere birçok farklı şekilde ve metotta kemoterapi tedavisi uygulanmaktadır. Yani konunun özünde bu çeşitliliğin nedeni virüsü tanımak ve en doğru şekilde en uygun tedaviyi hastaya uygulamaktır.

Bu çeşitlenmelerin ve tedavi yöntemlerinin yanı sıra dikkat edilmesi gereken çok önemli bir husus daha bulunmaktadır. O hususta hastanın bağışıklığıdır. Kemoterapi tedavisinden sonra zaten yeterince bağışıklığı düşük olan hasta iyice mikrop, virüs ve bakterilere açık hale gelir. Bu durumda tedavilerin aksatılmaması ve herhangi bir virüsün tedaviye ket vuramaması için bağışıklığı düşmüş hastanın her türlü zararlı bakteriyel yapıdan uzak tutulması gerekmektedir. Burada da en büyük iş hastanın ailesine düşüyor. Özellikle çocuk yaştaki gruptan oluşan hastalar bu durumda kendini korumaktan ve sakınmaktan aciz olabiliyor. Bu durumda da çevresinde bulunan insanlara ve ailesine hayli büyük iş düşüyor.