İlik Nakli Nasıl Yapılır?

İlik Nakli Nasıl Yapılır?

Kan kanseri ülkemizde çok yaygın görülen hastalıklardan bir tanesidir. Erken teşhis edilirse kemoterapi ve ilaç tedavisiyle çok kısa bir süre içerisinde tedavi edilebilmektedir. Ancak geç fark edilirse ve hastalık ilerlediyse ilik nakli yapılması gerekebilir. Bunun sonucunda ilik nakli nasıl yapılır diye merak edilebilmektedir. Günümüz teknolojisi ve tıp şartları göz önüne alınırsa artık ilik naklinin oldukça kolay bir şekilde yapıldığını ve donör konusunda da şartların geliştiğini söyleyebiliriz.

İlik Nakli Evreleri

Hastanın ilik nakli gerçekleşmesi için ilk olarak gereken kan testleri yapılır. Bunun üzerine bazı doku testlerinin ve biyopsinin de yapılması gerekmektedir. Ardından hasta için uygun bir donör arayışı başlar. Bu evrede hastanın kardeşi olup olmadığı çok önemlidir zira dokular kardeşler ile aynı yapıda olmaktadır. Yani en uyumlu doku kardeşlerimize ait dokulardır. Fakat ilik nakli yapılacak hastanın kardeşi yoksa dokuları uygun olan başka donörler de kullanılabilmektedir. Eğer ailenin durumu çocuk için müsaitse de yeni bir kardeş fikri düşünülebilmektedir. Çünkü yeni doğan kardeşlerde bulunan göbek bağının plasentası oldukça güçlü kan hücreleri içerir ve bu da kemik iliği nakli için uygundur.

Hastaya uygun bir donör bulunduktan sonra öncelikle vericiye ameliyat ortamında genel anestezi yapılmaktadır. Ardından özel iğneler kullanılır ve vericinin kemik içine girilir. Bu evrede alıcıya yetecek kadar ilik alınması gerekmektedir. Zira gereğinden fazla ilik almak bazı durumlarda vericiye zarar verebilmektedir. İlik alma işlemi özel iğneler ile tamamlandıktan sonra özel tüplerde saklanır.

Bu işlemlerin ardından hastaya damar yolu açılır ve donörden alınan kemik iliği damar yolundan hastaya verilir. Böylece ilik nakli tamamlanmış olur.

İlik naklinden sonraki ilk 3 hafta oldukça önemlidir. Bu süreçte eğer ilik hastaya uyumlu olmazsa, bunu bazı belirtiler ile gösterir böylece müdahale gerçekleşir. Böyle bir durum söz konusu olduğu için ilik naklinden sonra hastanın gözetimde tutulması gerekmektedir. Eğer 3 haftanın sonunda herhangi bir sorun oluşmazsa, kök hücreler adaptasyonu bitirir ve kan yapımına başlar. Bu süreçten sonra ise hasta yavaş yavaş iyileşir ve genellikle 1 yıl içerisinde tamamen sağlığına kavuşur.

İlik Nakli Bağışı

İlik Nakli Bağışı

İlik nakli kan kanseri için oldukça önemli ve başarılı bir tedavi yöntemi olarak bilinmektedir. Ancak ilik nakli yapılması için dikkat edilmesi gereken pek çok durum bulunmaktadır. Bunlardan az sonra detaylı olarak bahsedeceğiz. İlk olarak ilik nakli bağışı çeşitlerinden söz edeceğiz.

İlik nakli temel olarak 2 farklı tür barındırmaktadır. Bunların ilki otolog kemik iliği naklidir. Bu yöntemde kişinin kendi kemik iliğindeki kök hücreler sağlıklıyken toplanıp dondurulur. Ardından ihtiyaç duyulduğu zaman tekrar hastaya nakil edilir. Diğeri ise allojenik kemik iliği naklidir. Farklı bir kişiden yani donörden kök hücre alınarak nakil edilmesi anlamına gelen bu yöntemde genellikle hastanın kardeşleri ile arasında uyum olmaktadır. Ancak hastanın kardeşi yoksa yeni bir uyumlu donör aranmaktadır. Günümüzde bu durum için doku ve kan bankaları kullanılır. Bu noktada doku uyumu çok önemli olmaktadır. Çünkü doku uyumsuzluğu olursa nakilden olumlu bir sonuç alınamaz.

İlik Nakli Bağışı Riskleri

İlik nakli bağışı aslında çok riskli bir durum değildir. Özellikle vericiler bu durumdan biraz korkarak ilik nakli bağışı risklerini araştırırlar. Ancak nakil işleminin vericiye herhangi bir zararı olmamaktadır. Kemik içerisinden kök hücreler alınırken kişiye özel iğneler kullanılır ve vericinin kök hücrelerinin çok küçük bir kısmı alınır.

Risk durumu yalnızca doku uyuşmazlığı durumlarında olabilmektedir. Bu da hastanın yaşayacağı problemlerdir. Mesela, nakil edilen kök hücreler kendi bağışıklık hücrelerini oluşturduktan sonra bu hücreler doku uyuşmazlığı sonucunda vücuttaki sağlıklı hücrelere saldırabilir. Bu durumun oluşmaması için doku uyuşmazlığının olmaması gerekir bu yüzden de gerekli doku testlerinin titizlikle yapılması çok önemlidir. Bahsettiğimiz durumun tam tersi de olabilir. Yani ilik nakli bağışından sonra vücuttaki sağlıklı hücreler yeni gelen kök hücreleri yabancı madde olarak gördüğü için yok etmeye çalışabilir. Aynı şekilde bu da sadece doku uyuşmazlığı olduğu zaman gerçekleşir. Nedeni ise vücuttaki bağışıklık sistemimizin yabancı maddeleri ve hücreleri yok etme görevinin olmasıdır.

Bahsettiğimiz durumlar haricinde ilik nakli bağışının pek riski bulunmamaktadır. Yan etkileri olsa da bu yan etkiler çok kısa süreli olacak yan etkilerdir. Bu nedenle herhangi bir sorun bulunmamakta ve güvenle ilik nakli bağışı yapılabilmektedir.

 

 

Donör Nedir?

Donör Nedir?

Kemik iliği nakli yapılırken, kök hücrelerin alındığı kişiye donör adı verilmektedir. Donör olmak için mutlaka hasta ile donör arasında HLA yani doku uyumu olması gerekmektedir. Donör olmak zararlı mıdır diye çok soru sorulmaktadır ancak merak edildiğinin aksine kemik iliği naklinin vericiye herhangi bir zararı bulunmamaktadır.

Doku uyumu kemik iliği nakli için çok önemli olmaktadır. Bunun nedeni ise vücudumuzdaki bağışıklık sistemidir. Bağışıklık sistemi sağlıklı ise vücuda giren yabancı molekülleri ve hücreleri yok etmek isteyecektir. Eğer doku uyumu olmayan birinden kemik iliği nakli yapılırsa bağışıklık sistemi alınan kök hücreleri direkt olarak öldürmek isteyecektir. Bu nedenle donör ile doku uyumu olması gerekmektedir. Bu en önemli faktördür.

Başka bir durum ise donörden gelen hücrelerin kendilerine ait bağışıklık hücrelerini yapması sonucunda bu hücrelerin hastanın kendi hücrelerini yabancı olarak algıladığı için saldırmasıdır. Bu da yine doku uyumsuzluğundan kaynaklanan bir sorudur. Burada da karşımıza donör ile alıcı arasındaki doku uyumunun önemi çıkmaktadır.

Uygun Donör Seçimi Nasıl Yapılır?

Donör seçimi yapılmadan önce hastaya bazı testler yapılmaktadır. Ardından aynı testler donöre de uygulanır ve aralarındaki benzerliklere göre en uygun donör seçilir. Burada bazı faktörler karşımıza çıkıyor. Bu testlerin haricinde ortaya çıkan faktörler ise cinsiyet, yaş, kan grubu, boy, kilo, kadın donörlerde gebelik durumu ve sitomegalovirüs testinin pozitif olup olmadığıdır. Bu faktörler oldukça önemlidir ve genellikle %90 ve üstü oranında uyum istenmektedir. Eğer birden fazla benzer doku bulunursa da donörlere kan testi yapılır ve en çok kan üretebilecek kök hücreler seçilir buna göre kemik iliği nakli donörü seçilir.

Hastaya uygun bir donör aranırken binlerce doku tipi kombinasyonu arasından uygun olanlar seçilmektedir. Bu kombinasyonların eşleştirilme süreci oldukça önemlidir çünkü kriterlerin belirlenmesi ve eşleşmenin de buna göre yapılması gerekmektedir. Donör 1.dereceden akraba yani anne-baba ya da kardeş olursa eşleşme işi zor olmamaktadır zira uyum oranı oldukça yüksektir. Donör aranırken ilk olarak kardeşlere bakılmasının sebebi de bu durumdur. Eğer kardeşlerden iyi bir uygunluk elde edilmezse ya da hastanın kardeşi yoksa da yeni bir arayışa geçilir bunun için doku bankaları kullanılmaktadır.

 

 

Lösemi Tedavisi

Lösemi Tedavisi

Lösemi tedavisi oldukça zor bir süreçtir ancak hastalık erken teşhis edildiyse çok kısa bir süre içerisinde tedavi başarıyla sonuçlanır. Lösemi tedavisinde hastalığın çeşidi çok önemlidir. Bu nedenle öncelikle hangi lösemi türü olduğu araştırılmalıdır.

Lösemi Türleri Nelerdir?

Lösemi türlerine baktığımızda karşımıza temel olarak 4 çeşit çıkmaktadır. Bunların ilki akul lenfositil lösemidir. Bu türde lenfoblast olarak adlandırılan kan hücrelerinin sayısında ciddi bir artış olmaktadır. ALL türü çoğunlukta küçük yaş gruplarında yani çocuklarda görülmektedir. Çocuklarda lösemi tedavisi yetişkinlere göre bazı evrelerinde farklılık gösterebilmektedir. Diğer bir tür olan akut myeloid lösemi ise myeloblastların artması nedeniyle ortaya çıkmaktadır. Kansızlığın gelişmesine neden olan bu lösemi türünün de tedavisi vardır. Kronik lenfositik lösemi olarak adlandırılan diğer lösemi türünde hastalar yıllarca yaşayabilmektedir çünkü hastalık oldukça yavaş ilerler. Temel olarak akut lenfositik lösemi ile benzer özellikler taşımaktadır. Aynı şekilde kronik myeloid lösemi de yavaş ilerleyen bir lösemi türü olarak bilinmektedir.

Lösemi Tedavisi Nasıl Olur?

Girişte de belirttiğimiz gibi lösemi tedavisi, löseminin tipine bağlı olarak gerçekleşmektedir. Lösemi tedavilerinin amacı genel olarak tam remisyonu sağlamaktır ve buna göre aşamalar belirlenir. Tam remisyon, tedavi sonrasında hastanın kanserden tamamen kurtulması ve normal hayatına devam etmesi anlamına gelmektedir.

Akut lösemi hastalıklarında tedavi sürecine hızlı bir şekilde başlanması gerekmektedir zira hastalık çok hızlı bir şekilde yayılmaktadır. Tedavinin ilk bölümü indüksiyon tedavisi olarak bilinir ve hastanın hastanede kalması gerekmektedir ve tedaviye ilaçlar eşlik etmektedir. İlaç tedavisine doktorun uygun gördüğü ilaç ya da ilaçlar ile başlanmaktadır.  Bu bölümde hastanın durumuna göre kemoterapiye başlanabilmektedir. Hastanın yaşının küçük olması, ilaç tedavisine en hızlı yanıtı vermesini sağlamaktadır. Yani yetişkinlerde lösemi tedavisi çocuklara göre daha zor olmaktadır.

Lösemi tedavisinde kemoterapiden yanıt alınamazsa kemik iliği nakli tedavisine başvurulur. Bunun için hastanın kardeşlerinden kök hücre nakli yapılmaktadır. Eğer hastanın kardeşi yoksa dokuları uygun olan donörlerden de kök hücre nakli mümkün olabilmektedir. Ancak genellikle lösemi tedavilerinde hastalık çok ileri düzeyde değilse kemoterapiden %85 oranda başarı elde edilmektedir. Son çare olarak da kök hücre nakli uygun görülür.

Lösemi Nedir?

Lösemi Nedir?

Lösemi kelimesi aslında Yunanca’dan gelen bir kelime olup leukos ve haima kelimelerinin birleşmesinden oluşmuştur. Bu kelimeler beyaz ve kan anlamına gelmektedir. Lösemi, kemik iliğindeki hücrelerin aniden düzensiz bir şekilde çoğalması ile meydana gelen yaygın kanser türlerinden bir tanesi olarak bilinmektedir. Başka organlara da kan dolaşımı nedeniyle yayılan löseminin günümüzde pek çok lösemi tedavi yöntemi bulunmaktadır. Tabii bu yöntemler hastalığın evrelerine göre değişiklik göstermektedir. Löseminin birden fazla türü bulunmaktadır ve ilerleme hızları da farklı türlere göre değişmektedir.

Löseminin Nedenleri Nelerdir?

Her hastanın hastalık sebebi aynı olmamaktadır yani kısacası lösemiye neden olan birden fazla durumun olduğunu söyleyebiliriz. En yaygın lösemi nedenleri ise radyasyon, genetik faktörler ve sigara olarak bilinmektedir. Bu nedenler hastanın yaş grubuna göre de farklılık göstermektedir. Mesela çocuklarda görülen löseminin en büyük nedeni genelikle genetik faktörler ya da rahatsızlıklar olmaktadır. Yaş ilerledikçe çevresel faktörlerin hastalık üzerindeki etkisi de artmaktadır.

Lösemi Belirtileri Nelerdir?

Löseminin pek çok belirtisi olsa da bu belirtilerin büyük bir kısmı diğer pek çok hastalığın da habercisi olabilmektedir. Bu nedenle dikkatli olmak gerekir. Lösemi belirtileri arasında bulunan vücutta birden bire çıkan morluklar ve kırmızı noktalar, en yaygın belirtiler olarak bilinmektedir. Eğer vücudunuzda anlam veremediğiniz morarmalar oluyorsa ve ne yaparsanız yapın geçmiyorsa mutlaka doktora danışmalısınız. Aynı şekilde kırmızı noktalar da bu konuda önemli belirtiler arasında yer almaktadır. Kan hücreleri görevlerini yerine getiremediği için özellikle diş eti ve burun kanamaları da lösemi hastalığının belirtileri arasında bulunmaktadır.

Löseminin diğer belirtilerine baktığımızda da halsizlik, yorgunluk ve uyku hali ile karşılaşıyoruz. Bu 3 durum eğer günlük işlerinizi etkileyecek kadar arttıysa mutlaka doktora görünmelisiniz. Genel olarak vücudun halsiz olmasının lösemi ile bağlantısı ise bağışıklık sisteminin zarar görüyor olmasıdır. Vücudun savaşacak hali kalmadığı için bir süre sonra yorgun düşmesi de normal olabilmektedir. Tüm bu belirtilere ek olarak nefes darlığı, birden zayıflama, iştah kapanıklığı ve susama hissi de löseminin yaygın belirtilerinden birkaç tanesidir. Eğer üstte saydığımız belirtilerden bir ya da birkaç tanesini yoğun bir şekilde yaşamaya başladıysanız mutlaka doktor kontrolünden geçmelisiniz.

Lösemi Belirtileri Nelerdir?

Lösemi Belirtileri Nelerdir?

Lösemi en yaygın kanser türlerinden biri olan kan kanseri olarak bilinmektedir. Çocuklarda da çok sık görülen löseminin pek çok türü vardır. Tıpın ilerlemesi sayesinde günümüzde löseminin tedavisi oldukça kolay bir hale gelmiştir ancak bu durumda erken teşhisin büyük bir önemi bulunmaktadır. Hastalığın erken teşhis edilebilmesi için de mutlaka belirtilerinin iyice bilinmesi gerekmektedir. Şimdi sizlere lösemi belirtilerinden söz edeceğiz.

En Yaygın Görülen Lösemi Belirtileri

Lösemi belirtileri çok fazla olmasa da bazen diğer hastalıkların belirtileri ile karıştırılabilmektedir. Bu nedenle de dikkatli olunması ve lösemi ile ilgili duyulan her şeye inanılmaması gerekmektedir. Çocuklarda ve yetişkinlerde lösemi belirtileri oldukça benzerdir. Ancak çocukların belirtilerinin daha belirgin olduğunu söyleyebiliriz.

Çocuklarda lösemi belirtileri ilk olarak sık sık hastalanmak yani enfeksiyon kapmaktır. Bunun nedeni ise lösemide enfeksiyon kapmamızı engelleyen akyuvarların işini düzgün yapamıyor olması ve hızlı bir şekilde üremesidir. Eğer çocuklarınız sık sık hastalanıyor ve bir türlü iyileşemiyorsa mutlaka gerekli kan testlerini yaptırmalısınız. Ek olarak kan hücrelerindeki sorundan dolayı vücutta özellikle diş etleri ve burun kanamaları görülmeye başlanır. Kanamalara da vücudun bazı yerlerinde oluşan morluklar eşlik etmektedir. Böyle durumlarla karşı karşıya kalındığında mutlaka doktora danışılmalıdır.

Yetişkinlerde lösemi belirtileri çocuklarla benzer şekildedir. Yani özellikle anlamsız morarmalar ve kanamalar görülür. Bunlara ek olarak halsizlik, ani zayıflama ve uyku hali gibi durumlar da bolca görülmektedir. Eğer bu şekilde şikayetleriniz varsa ve ne yaparsanız yapın geçmediği için günlük yaşantınızı engelleyecek boyuta geldiyse mutlaka kan testleri ve kan sayımı yaptırmalısınız.

Lösemi yani kan kanserinin belirtilerine göre teşhis koyulduktan sonra direkt olarak tedaviye başlanır. İlk etapta genellikle kemoterapi ve radyoterapiye ilaç tedavisi eşlik etmektedir. Eğer hastalık çok ilerlemediyse bu süreçte hastada büyük bir iyileşme gözlenir. Ancak hastalık ilerlediyse ve bu tedavilerden cevap alınamazsa kemik iliği nakli yapılmaktadır. Kemik iliği nakli, hastanın kardeşlerinden yapılır. Hastanın kardeşi yoksa da doku bankaları sayesinde hastaya uyumlu bir doku bulunur. Doku bulunduktan sonra hemen nakil gerçekleşir ve yaklaşır 1 ay içerisinde hasta tamamen iyileşmeye başlar. Bu noktada doku uyumu çok önemlidir.

Lenfoma Kanseri

Lenfoma Kanseri

Lenfoma kanseri lenf bezlerinin kontrolünü kaybetmesi ve düzgün çalışmaması ile ortaya çıkan bir hastalıktır. Lenf kanseri olarak da bilinen bu hastalık en yaygın kanser türleri arasında yer almaktadır ve tedavisi mümkündür. Ancak erken teşhisin hayat kurtardığı da unutulmamalıdır.

Lenfoma kanserinden korunma yollarına bakarsak, ilk başta pek çok hastalığa neden olduğunu bildiğimiz sigara ve alkol gibi kansere neden olan zararlı maddeler ile karşılaşıyoruz. Bu maddeler oldukça zararlıdır ve kanser için risk faktörü taşımanıza neden olmaktadır. İkinci yol ise sağlıklı beslenmek ve düzenli olarak spor yapmaktır. Düzenli olarak spor yapmak vücudumuzdaki tüm organların düzgün çalışmasını sağlamakta ve hastalıkların önüne geçmektedir. Bu nedenle hem sağlıklı beslenmek hem de düzenli olarak spor yapmak bizi kanserden koruyan en iyi iki yol olarak bilinmektedir.

Lenfoma Kanserinin Belirtileri

Lenfoma kanserinin diğer tüm kanser türleri gibi kendine özel ve genel belirtileri bulunmaktadır. Bunların en yaygını ağrısız bir şekilde birdenbire büyüyen ve artan lenf bezleridir. İlk başta bu büyümeler küçük çapta ve ağrısız olacağı için hastalar tarafından fark edilmemektedir. Ancak bahsettiğimiz büyüme hızı artarsa ve şişlik çok büyürse damarlara baskı yapacağı için ağrılar da beraberinde gelecektir. Diğer belirtiler ise neredeyse tüm kanser türlerinde görülen belirtilerdir. Mesela yüksek ve sebebi bilinmeyen ateş, ani zayıflama ve iştahsızlık, yorgunluk, halsizlik ve kaşıntı bunlara örnektir. Nadir de olsa gece terlemesi, karında şişlik ve dolgunluk hissi gibi belirtiler de görülebilmektedir. Eğer vücudunuzda birden oluşan şişliklere bir de bu belirtiler eşlik ediyorsa mutlaka en kısa zamanda doktora görünmelisiniz. Çünkü bu belirtiler her zaman lenfoma kanseri olduğunuz anlamına da gelmemektedir bu yüzden dikkat etmeli ve doktora görünmeden endişeye kapılmamalısınız.

Yukarıda bahsettiğimiz lenfoma kanseri belirtilerinden bazılarını yaşayıp doktora giderseniz sizlere birkaç tanı yöntemi uygulanacaktır. Bunlardan ilki fiziki muayenedir. Fiziki muayenede boyun, koltuk altı, kasık gibi bölgeleriniz doktor tarafından kontrol edilir. Ardından tam kan sayımı için gerekli olan kan testleri yapılır. Buna bağlı olarak olası lenf bezi büyüklüğü kontrolü için akciğer filmi de istenmektedir. Son olarak lenfoma kanseri teşhisi koyulursa biyopsi ile büyüyen lenf bezinizin mümkünse tamamı, çok büyükse de bir kısmı alınarak patolojiye gönderilir.

 

Lenfoma Kanseri Nedir

Lenfoma Kanseri Nedir

Lenfoma kanseri lenf kanseri olarak da bilinen bir kanser türüdür. Bağışıklık sisteminde yer alan lenfositlerin yani beyaz kan hücrelerinin etkilendiği bir kanser türü olarak bilinmektedir. Lenfoma kanseri nedir sorusuna genel olarak bu şekilde yanıt verebiliriz.

Lenfoma kanserinin türleri bulunmaktadır. Bunları temel olarak Hodgkin lenfoma ve Hodgkin olmayan lenfoma olarak ikiye ayırabiliriz. Hodgkin olmayan lenfoma da B-hücre lenfoma, mantle hücreli lenfoma, kronik lenfositik lösemi ve folliküler lenfoma olarak farklı alt bölümlerden oluşmaktadır. Bunlar en yaygın görülen lenfoma kanseri türleri olarak bilinmektedir. Tüm kanser tiplerinde olduğu gibi lenfoma kanserinde de hücrelerin görevlerini yerine getirememesi ve anlamsız bir şekilde çoğalmaları sorunları ile karşılaşılmaktadır ve tedavi de bu sorunlar üzerine belirlenir.

Lenfomanın Kanserinin Belirtileri Nelerdir?

Şimdi sizlere lenfoma kanserinin belirtilerinden bahsedeceğiz. En sık görülen belirtiler boyunda, koltuk altında ve kasık bölgelerinde yer alan lenflerin yani lenf düğümlerinin şişmesi olarak bilinmektedir. Tüm bölgeler şişebileceği gibi şişlik yalnızca tek bir bölgede de olabilmektedir. Bu durum oldukça önemlidir. Çünkü şişen lenf bezlerinde herhangi bir ağrı görülmemektedir. Bu nedenle de fark etmek zor olabilmektedir. Ağrı durumu yalnızca lenf bezlerinin aşırı derecede fazla şişmesi ile birlikte damarlara baskı yapması ile mümkün olabilmektedir. Bu da özellikle kan dolaşımında sorunlara neden olduğu için şişlikler etkilenen bölgeye bağlı olarak kol ya da bacaklara yayılır. Bahsettiğimiz durum da hastalığın ilerlemesine de neden olmuş olur. Bu yüzden çok fazla geç kalmadan herhangi bir şişlik fark ettiğinizde hemen doktora görünmelisiniz.

Lenfomanın en yaygın görülen belirtileri bu şekildedir. Şişliklere yüksek ateş, iştahsızlık, ağız kuruluğu ve halsizlik de eşlik edebilmektedir. Bu durumda en yakın zamanda doktora görünmeniz ve gerekli testleri yaptırmanız gerekmektedir. Vücudunuzda oluşan her şişlik kanser olduğunuzu göstermeyeceği gibi, lenfoma olmanız vücudunuzda kesinlikle şişlik olacağı anlamına da gelmemektedir. Erken teşhisin kanser üzerinde çok önemli bir etkisi olduğunu da düşünürsek, herhangi bir şikayetiniz olmasa bile sık sık doktora gidip rutin kontrolleri yaptırmanız sizin açınızdan oldukça yararlı olacaktır. Yoksa ilerde daha büyük sorunlar ile karşılaşabilirsiniz.

Kök Hücre Nakli

Kök Hücre Nakli

Kök hücre, kan hücreleri ile kemik iliği üreten hücrelere verilen isimdir. Kan kanseri de kemik iliğinin çalışmaması durumunda meydana gelen bir kanser çeşidi olduğu için kök hücrenin büyük bir önemi bulunmaktadır. Eğer kan kanseri olan bir hastada kemoterapi gibi yöntemler işe yaramıyorsa kök hücre nakli uygulaması yapılır. Böylece sağlıklı bir vericiden hastaya kök hücre enjekte edilir ve hastanın kan hücresi üretmesi sağlanır. Oldukça başarılı ve kesin bir yöntem olarak bilinmektedir. Kök hücre naklindeki tek sorun uygun bir donör bulma sürecidir.

Kök Hücre Nakli Nedir?

Kök hücre nakli yapılırken vericiden hastaya gerektiği kadar kök hücre alınır ve ardından damar yolu ile hastaya bu kök hücreler verilir. Ardından adaptasyon süreci başlar. Bu süreç 3-4 hafta arasında değişmektedir. Eğer herhangi bir komplikasyon yaşanmazsa bu sürecin sonunda hastanın vücudundaki kan hücreleri düzgün bir şekilde çalışmaya başlar ve buna bağlı olarak da iyileşme sürecine girilir. Ancak bazı uyumsuzluk durumlarında sorunlar meydana gelebilmektedir. Kök hücre naklinin riskleri arasında yer alan bu durumda genellikle hastaya enjekte edilen kök hücreler geri alınmaktadır ve yeni bir donör arayışına geçilmektedir.

Kök Hücre Nakli Kimlerden Yapılır?

Kök hücre nakli yapılması için alıcı ve vericinin dokularının tamamen uyumlu olması gerekmektedir. Bunun için de en uyumlu sonuçlar kardeşler arasında gerçekleşmektedir. Ancak her hastanın kardeşi olması beklenmediği için bazı alternatifler de bulunmaktadır. İlk olarak dokusu uyumlu olan ancak akraba olmayan donörler aranır. En uyumlu donörlere bazı kan testleri yapılır ve aralarındaki uyum oranı ölçülür. Buna göre da kök hücre nakli gerçekleşir. Uyumun ya 8/8 ya da 7/8 olması gerekmektedir. 8/8 uyumlu çıkan işlemlerde herhangi bir sorun yaşanmasa da yine de sorun çıkma olasılığı bulunmaktadır. Aynı şekilde 7/8 uyumlu olan vakalarda da bu durum geçerlidir. Diğer bir alternatif olan göbek bağı kanından kök hücre nakli durumlarında da 4/6, 5/6 ya da 6/6 uyum olması gerekmektedir. Bu nakil de hastanın yeni doğan kardeşinin göbek bağından alınan kan plasentaları ile gerçekleşmektedir. Eğer hastanın ebeveynleri yeni bir bebek için uygunsa ve donör bulunamıyorsa bu yöntem oldukça başarılı sonuçlar vermektedir.

Kemik Kanseri

Kemik Kanseri

Yetişkin bir insanın iskelet sisteminde 206 tane kemik bulunmaktadır ve kemiklerin içerisinde yumuşak lifli bir yapı bulunmaktadır. Bu yapı kemik iliği olarak adlandırılır ve kırmızı doku olarak bilinir. Kemik kanseri ise kemik içerisindeki normal yani sağlıklı hücrelerin birdenbire büyümeye ve kontrolsüz olarak çoğalmaya başlaması ile gerçekleşir. Kanser hücrelerinin çoğalması da tümör oluşumuna neden olmaktadır. Hatta bu hücreler daha sonra tümörden koparak kan dolaşımına katılırsa, kanser diğer organlara da yayılmaktadır.

Kemik kanseri türleri temel olarak 3 tanedir. Bunlar Osteosarkom ve Ewing Sarkomu, Kondrosarkom ve Kordoma olarak bilinmektedir. Osteosarkom ve Ewing Sarkomu, en yaygın kemik kanseri türü olarak bilinir ve özellikle çocuklarda daha fazla görülmektedir. Kondrosarkom ise kıkırdak kanseridir ve çocuklarda çok fazla görülmemektedir. Son olarak kordoma ise alt omurilikte başlamaktadır.

Kemik Kanseri Belirtileri Nelerdir?

Kemik kanseri belirtilerine baktığımızda temel olarak 3 tane belirti olduğunu söyleyebiliriz. Bunların ilki ağrıdır. Hastalığın ilk başlarında tümörün bulunduğu kemiklerde ağrılar başlar. İlk baştaki ağrı oldukça hafiftir ve sürekli kendini göstermez. Ancak daha sonra dayanılmaz bir hale getir. Eğer tümör büyümeye devam ederse eklem şişliği ve sertliği oluşmaya başlar. Bu da kemik kanseri belirtilerinin ikincisidir. Hareket etmeyi sınırlandıran bu şişkinlik kısa süreli ağrılar da yaratabilmektedir. Eğer tümör çok büyükse ve kemiği kıracak kadar şiddetliyse topallama da gerçekleşebilir. Bu da bir diğer belirtidir. Hastalar genellikle şişlik oluştuktan sonra doktora danışmaktadır. Ancak ağrı evresinde mutlaka doktora gidilmelidir. Her ne kadar tüm kemik ağrılarının sonucu kemik kanseri olmasa da bu konuda önceden önlem almak oldukça önemli bir noktadır. Bu belirtiler haricinde kilo kaybı, yüksek ateş ve halsizlik gibi yan belirtiler de olabilmektedir.

Kemik Kanseri Teşhisi

Yukarıda saydığımız belirtilerden sonra doktora göründüğünüz zaman doktor size bazı kan testleri yapacaktır. Ardından kemik yapılarınızı görmek amacıyla X ışınları yardımıyla kemik taraması ve ardından bilgisayarlı tomografi, MR ve PET gibi testler yapılacaktır. Bu işlemlerin ardından kemik kanseri teşhisi konursa biyopsi yapılarak kanser tümörün mümkünse tamamı ya da bir parçası alınır ve patolojiye gönderilir.