Lenfoma Kanseri 4. Evre

Lenfoma Kanseri 4. Evre

Lenfoma kanseri genel olarak lenfosit hücrelerinden kaynaklanmaktadır. Lenfosit denilen hücreler beyaz kan hücreleri olmaktadır. Beyaz kan hücreleri enfeksiyonlarla mücadele etmek amacıyla vücudumuzda hizmet etmektedirler. Beyaz kan hücrelerinin DNA’sının değişmesiyle birlikte bu hücreler ortaya çıkabilir. Risk grubunda olan kişilerin lenfoma rahatsızlığına yakalanması ise daha muhtemel bir durumdur.

Lenfoma rahatsızlığı kendi içerisinde evrelere ayrılmaktadır. Lenfoma birinci evresi ise erken evre olarak nitelendirilmektedir. Lenfoma hücreleri birinci evrede tek bir lenf nodu grubu içerisinde yer almaktadırlar. Bu boyun ile koltuk altı gibi yerler olarak söylenmektedir. Eğer lenfoma rahatsızlığı ikinci evrede ise lenfoma hücreleri diyaframın alt kısmında yer alan en az iki lenf nodu grubu içerisinde yer almaktadır. Lenfoma üçüncü evre ise ileri evre olarak nitelendirilmektedir. Lenfoma kanserli hücreler diyaframın üst ve alt kısmında yer almaktadır. Kemoterapi tedavisi uygulanmaktadır. Lenfoma kanseri 4.evre de ise lenfoma hücreleri bir veya daha fazla organ veya dokunun birkaç bölgesinde bulunur.

Lenfoma hücreleri alt ve üst kısmında yer alan bölgelerde yoğun bir şekilde bulunmaktadır. Lenfoma hücreleri A ile B olmak üzere altta iki gruba ayrılmaktadır. A grubunda olan kişilerin kilo kaybı gece terlemesi olur ama ateşlenmesi olmamaktadır. Lenfoma kanseri 4.evre B grubunda olan kişi için de kilo kaybı, gece terlemesi ve ateşlenmesi gibi durumlar olmaktadır. Lenfoma kanseri 4.evre tedavisinde ise genel olarak kemoterapi ve radyoterapi uygulanmaktadır.

Lenfoma Kanseri 4. Evre Kemik İliği Tedavi Yöntemleri

Lenfoma kanseri 4.evre kemik iliği tedavi yöntemleri kendi içerisinde farklı çeşitlerde olmaktadır. Kemik iliği tedavi yöntemi en çok kullanılan ve başarı oranı en yüksek olan tedavi olmaktadır.

Kemik iliği olarak otolog denilen kişinin kendi kök hücresinden yapılan ve allojenik yani bir başka kişinin kök hücresi kullanılarak yapılan nakillerin yapılmasıyla meydana gelmektedir. Kemik iliği ile kök hücresi tedavi açısından ilk olarak yapılan aşama olarak sayılmaz. Kemoterapi, immünoterapi ve radyoterapi ilk aşamada yapılan tedavi yöntemleri olarak sayılmaktadır. Kemoterapi tedavisi oldukça önemli tedavi aşaması önemlidir.

Lenfoma Grade 4

Lenfoma Grade 4

Lenfoma grade 4 diğer bir adıyla da lenfoma 4. Evre olarak nitelendirilmektedir. Lenfoma 4.evre içerisinde olan bir hastanın lenfosit denilen beyaz kan hücrelerinin kanserleşmesiyle birlikte organ ve doku gibi birçok noktaya yayıldığını söyleyebiliriz.

Lenfoma rahatsızlığına göre de kendi içerisinde A ile B olmak üzere iki çeşide ayrılmaktadır. Lenfoma rahatsızlığında A grubunda olan bir hasta kilo kaybı yaşanmaktadır. Yoğun gece terlemeleri ile birlikte ateşlenmeler olmaktadır. Lenfoma rahatsızlığı içerisinde B grubunda olan kişiler için kilo kaybı yaşanmakta, yoğun gece terlemeleri ile birlikte ateşlenmeler yaşanmaktadır.

Hastalığın evrelerine göre de tedavi yöntemleri farklılık yaşanmaktadır. Lenfoma grade 4 yani lenfoma 4. Evresinde olan kişiler için kemoterapi ile radyoterapinin yanı sıra tedavinin yönteminin yanı sıra destek tedavisi de uygulanmaktadır. Destek tedavisi içerisinde enfeksiyonları ve yaşanacak enfeksiyonların önüne geçmeye çalışılmaktadır. Enfeksiyonların önüne geçilerek semptonların tedavi edilmesi en ön plana alınmalıdır. Lenfoma grade 4 yani lenfoma 4. Evresinde olan kişiler için ağrıların önüne geçilmeye çalışmaktadır. Tedavinin yan etkilerini azaltmak, yan etkilerini hafiflemek ve kanser ile baş başa duygular ile başa çıkmaya yönelik yapılan tedavi yöntemleri olmaktadır.

Kemoterapi ile radyoterapi de yoğun bir şekilde lenfoma rahatsızlığının giderilmesi sağlanmaktadır. Bununla beraber kök hücre tedavisi de önemli bir tedavi yöntemi olmaktadır. Tedavinizi bir klinikten ya da hastanelerden alabilirsiniz.

Lenfoma Grade 4 Beslenme ve Fiziksel Aktivite

Lenfoma grade 4 beslenme ve fiziksel aktivitelere dikkat ederek sağlığınızı arttırabilirsiniz. Lenfoma 4.evre de olan hastalar için iyi bir beslenme şart olmaktadır. Sürekli olarak vitamin almanız oldukça önemli olmaktadır. Beslenme aktiviteleriniz de yeterli düzeyde protein almanız önemlidir. Protein alarak daha iyi beslenmeniz sağlanmaktadır.

İyi beslenmek kendinizi daha iyi hissetmenize neden olacaktır. Enerjinizi daha iyi arttırabilmek için fiziksel aktivitelerinizi de arttırabilirsiniz. Fiziksel aktiviteleriniz de oldukça önemli bir aşama olmaktadır. Lenfoma rahatsızlığında beslenme ve fiziksel aktivitelerine dikkat etmeniz durumunda ise hastalığınızın nüksetmesinin önüne geçilmektedir. Ayrıca sürekli olarak psikolojik kendinizi iyi hissetmeniz ve hastalığınız ile barışık olmanız önemlidir.

Akut Mi Lösemi

Akut Mi Lösemi

Lösemi temel olarak 2 türü bulunan, türüne göre yavaş ya da hızlı ilerleyen bir kanser türü olarak bilinir. Löseminin ilk türü olan akut lösemi, çok hızlı yayılan ve acilen tedavi edilmesi gereken bir hastalıktır. Kronik lösemi ile uzun süre belirti bile göstermeden çok yavaş bir şekilde ilerler. Akut löseminin de kendi içinde türleri vardır. Bunların ilki Akut Mi lösemi olarak bilinir. AML olarak da geçen bu hastalık kemik iliğinde yer alan hücrelerin DNA’larında sonradan oluşan bir hasar sonucunda meydana gelmektedir.

Kemik iliği içerisinde beyaz ve kırmızı olmak üzere 2 tip kan hücresi bulunmaktadır. Beyaz kan hücrelerinde yer alan öncü hücrelerin olgunlaşma süreçlerinde bir sorun meydana gelirse, bu hücreler çok hızlı bir şekilde çoğalmaya başlar. Bunlar ise kanser hücreleridir. Genel olarak Akut Mi löseminin tanımını bu şekilde yapabiliriz. Bu hücreler kemik iliğinde ve kanda birikerek tümörlere neden olur. Tümörler ise daha sonradan başka dokulara yayılabilir. Bu durumun yaşanmaması için mutlaka hastalığın erkenden fark edilmesi ve tedaviye başlanması gerekir.

Akut miyeloblastik lösemi yetişkinlerde en sık görülen lösemi türü olarak bilinmektedir. Yapılan araştırmalar her 100.000 kişi arasından 3-5 kişide bu hastalığın görüldüğünü söylemektedir. Akut mi lösemi çocuklarda da görülebilir ancak nadirdir.

Akut Mi Lösemi Risk Faktörleri Nelerdir?

Risk faktörleri bir hastalığa yakalanmayı kolaylaştıran faktörlerden oluşmaktadır. Eğer bahsedeceğimiz risk faktörlerini taşıyorsanız kesin olarak lösemiye yakalanacağınızı söyleyemeyiz ancak yakalanma olasılığınız oldukça yüksektir.

Akut mi lösemi risk faktörlerine baktığımızda özellikle 60 yaş üstü ve sigara içen erkek bireylerin risk kapsamında yer aldığını söyleyebiliriz. Ayrıca daha önce kemoterapi tedavisi gören bireylerde de sıkça görülen bir hastalık türüdür. Son olarak benzen ismi verilen kimyasal maddeye maruz kalmak, Down sendromu, Fanconi anemisi gibi bazı durumlar da hastalığa yakalanma olasığını ciddi anlamda arttırmaktadır. Fakat dediğimiz gibi bunlar yalnızca risk faktörleridir. Mesela down sendromlu bir bireyin kesin olarak Akut mi lösemi hastalığına yakalanacağını söyleyemeyiz. Bu risk faktörleri genel olarak hastaların durumlarına bakılarak oluşturulmaktadır. Bu nedenle bahsettiğimiz durumlara sahipseniz hemen endişelenmemeniz gerekir.

 

A Tipi Lösemi

A Tipi Lösemi

Lösemi yani kan kanserinin bilinen pek çok türü bulunmaktadır. Bu türler, kanser hücrelerinin oluştuğu bölümlere ve hücrelere göre farklılık göstermektedir. Genel olarak tüm belirtiler aynı olsa da kan kanseri türüne göre tedavi ve ilaçlar değişebilmektedir bu nedenle kesin teşhis çok önemlidir. Yazımızda sizlere A tipi lösemi olarak da bilinen akut lösemi türlerinden bahsedeceğiz.

Lösemi temel olarak akut ve kronik lösemi olarak ikiye ayrılır. Akut lösemide kanser hücreleri çok hızlı bir şekilde yayılmaktadır. Bu durumda hastalık çok hızlı ilerler ve belirtiler de bu duruma paralel olarak çok daha kısa bir süre içerisinde kendini gösterir. Kronik lösemi ile yavaş ilerleyen bir tür olarak bilinmektedir. Akut lösemi yani A tipi lösemi çeşitlerine bakarsak Akut Lenfoblastik Lösemi ve Akut Miyeloid Lösemi ile karşılaşıyoruz.

Akut Miyeloid Lösemi (AML)

AML olarak bilinen Akut Miyeloid Lösemi, kemik iliği içerisinde yer alan kan hücrelerinde meydana gelen bir hastalıktır. AML’de beyaz kan hücreleri olan granülositlerin olgunlaşma süreçlerinde sorunlar meydana gelir ve birden hızlı bir şekilde çoğalmaya başlarlar. Düzensiz bir şekilde hızlıca çoğalan hücreler ise kanser hücreleridir. Yetişkinlerde en çok görülen lösemi çeşidi olan AML, vücudun bağışıklık sisteminin çok kısa bir sürede bozulmasına neden olur. Böylece hasta, çok sık bir şekilde enfeksiyon kapar. Bu durum da hastalığın en yaygın belirtileri arasında yer almaktadır.

Teşhis koyulduktan sonra Akut Miyeloid Lösemi’nin evresine göre tedavi yöntemleri belirlenir. Genellikle ilk başta kemoterapi ve ilaç tedavisi uygulanır ve böylece kanser hücrelerinin yok edilmesi hedeflenir. Ancak bu yöntemler başarısız olursa kemik iliği nakli uygulanmaktadır.

Akut Lenfoblastik Lösemi (ALL)

Akut lenfoblastik lösemi de aynı şekilde kemik iliği içerisinde gerçekleşen kanser türlerinden bir tanesidir. Burada ise lökositlerin aşırı miktarda üretilmesi ve durdurulamaması söz konusu olmaktadır. ALL, vücutta oldukça hızlı bir şekilde yayıldığı için en kısa sürede tedavi edilmesi gerekmektedir. Çocuklarda en sık görülen kan kanseri türü olarak bilinen Akut Lenfoblastik Lösemide de AML’de uygulanan tedavi yöntemleri uygulanmaktadır ve aynı şekilde sık kapılan enfeksiyonlar en yaygın belirttiler arasında yer almaktadır. Çocuklarda hastalığın daha etkili olduğu bilindiği için, tedavide geç kalmamak çok önemlidir.

 

 

 

Yumuşak Doku Kanseri

Yumuşak Doku Kanseri

Yumuşak doku kanserinin diğer adı olan Sarkoma kelimesi, Yunanca’da etin büyümesi anlamına gelmektedşr. Yumuşak dokular vücudumuzdaki diğer yapıları birbirine bağlayan ve çevreleyen yapılar olarak bilinmektedir. Özellikle kemiklerde, adalelerde, kirişlerde ve kıkırdak dokularda bulunmaktadır. Organ olarak bakarsak da akciğer, karın, kalp gibi organların etrafında yumuşak dokular yer almaktadır.

Yumuşak doku kanseri çok yaygın bir kanser türü değildir. Erkeklerde kadınlara göre daha fazla görülen yumuşak doku kanseri, çocuklarda da oldukça nadir görülmektedir. Yumuşak doku kanseri tedavisi genel olarak diğer kanserlerin tedavilerine benzemektedir. Kanserin boyutuna göre ameliyat, radyoterapi ve kemoterapi yöntemleri tedavide kullanılmaktadır.

Yumuşak Doku Kanseri Belirtileri Nelerdir?

Yumuşak doku kanserinin en genel belirtilerinden biri kemiklerin zayıflaması hatta kırılmasıdır. Kemiklerin zayıflaması pek çok hastalığın habercisi olabileceği için elbette bu durum tek başına belirti olarak görülmemektedir. Ek olarak eklem şişmeleri, yorgunluk, ateş, ani kilo kaybı ve anemi gibi belirtiler de bulunmaktadır. Saydığımız belirtilerden bazılarını yaşamanız durumunda doktora giderek güzelce muayene olmanız gerekmektedir. Yoksa bu belirtilere bakarak teşhis koymak oldukça mantıksız olacaktır.

Yumuşak doku kanseri belirtileri üstteki gibi olsa da hastalığın ilk başlarında genellikle herhangi bir belirti olmamaktadır. Bu nedenle bir süre ilerledikten sonra belirtiler de ortaya çıkar ve hastanın fark etme süreci başlamış olur. Genellikle kanserden dolayı dokular şişmeye başlar ve tümör oluşumu gözlenir. Eğer ilk şişkinlik fark edilmezse, büyüme devam eder ve damarlara baskı yapar. Bunun üzerine ağrılar başlayacağı için hasta için oldukça zor bir süreç olur.

Yumuşak Doku Kanseri Nerelerde Olur?

Yumuşak dokuların bulunduğu doku ve organlardan söz etmiştik. En yaygın olarak kemiklerde yumuşak doku kanserinin görüldüğünü söyleyebiliriz. Genellikle yeni gelişen kemik dokularında meydana gelen yumuşak doku kanseri, kemik iliğinde ya da kıkırdakta da meydana gelebilmektedir. Kemiklerden sonra ise yaygın olarak kaslarda görülebilmektedir. Hem iskelet hem de düz kaslarda görülebilen yumuşak doku kanseri, en çok iskelet kaslarda görülmektedir.

Bu bölgeler haricinde kan damarları, lenf kanalları, sinoviyal dokular, sinirler, yağlar, lifli dokular ve mezotelyum dokularda görülebilmektedir. Kısacası yumuşak doku kanseri türlerinin sayısının oldukça fazla olduğunu söyleyebiliriz.

Yetişkinlerde Kan Kanseri Belirtileri Nelerdir?

Yetişkinlerde Kan Kanseri Belirtileri Nelerdir

Kan kanserinin pek çok belirtisi olduğu için hastalar tarafından anlaşılması oldukça kolaydır. Fakat bu belirtilerden bazıları başka hastalıkların da habercisi olabileceği için endişe edilmemeli ve mutlaka doktora gidilmelidir. Genel olarak bakarsak kan kanseri belirtilerinin diğer kanser türleri ile de benzer belirtilere sahip olabileceğini söyleyebiliriz.

En Yaygın Görülen Kan Kanseri Belirtileri

Yetişkinlerde görülen kan kanseri belirtileri çocuklara göre biraz daha belirgin olabilmektedir. Yetişkinlerde kan kanseri belirtilerinin en yaygın olanları anlamsız yere çıkan morarmalar ve küçük kırmızı döküntülerdir. Özellikle morarmalar kanser hücrelerinin yoğun olduğu yerlerde görülebilmektedir. Bahsettiğimiz belirtiler kan kanserinin en yaygın belirtileridir. Bunlara ek olarak diğer kanser türlerinde de görülen bazı belirtiler bulunmaktadır.

Kanser hücreleri, vücudun bağışıklık sistemine ciddi anlamda zarar vermektedir. Bu nedenle de enfeksiyon kapma hassaslığı artmaktadır. Kanser hücreleri olan bir vücuda enfeksiyonun girmesi oldukça kolaydır. Ayrıca bağışıklık sistemine zarar geldiği için vücudun enfeksiyonu atması hiç de kolay olmamaktadır. Bunu da başka bir belirti olarak görebiliriz. Ek olarak yüksek ateş de yine enfeksiyonun sonuçları arasında yer almaktadır. Kanser hastalarında yüksek ateş problemi pek çok tedavi uygulansa da çözülemeyebilir. Yani sık sık enfeksiyon kapıyorsanız, ateşiniz yüksekse ve bir türlü inmiyorsa,bir de bu durum uzun sürüyorsa, kanser belirtisi olabilmektedir. Böyle bir durumda mutlaka doktora görünmek gerekir.

Vücudun enfeksiyon kapması ve bağışıklık sisteminin zarar görmeye başlaması, hastanın kendini sürekli olarak halsiz hissetmesine neden olacaktır. Kan kanserinin diğer belirtileri arasında yer alan bu durum, hastalık ilerledikçe hastanın günlük işlerini yapamamasına neden olur. Teşhis konduktan sonra doktor tarafından bu durum için takviye ilaçlar ya da ek gıdalar verilmektedir.

Yorgunluk ve halsizliğe ağız içi yaraları da eşlik etmektedir. Kanser hastalarının pek çoğunda ağız içi yaralar görülmektedir. Elbette her ağız içi yarayı kan kanserine yormak çok mantıksız olur ancak bunun de belirtiler arasında yer aldığı bilinmelidir. Bu belirtileri göz önünde bulundurarak erken teşhisin hayat kurtardığını unutmamalısınız. Eğer size bahsettiğimiz belirtilerin bir ya da birkaç tanesini yaşadığınızı düşünüyorsanız mutlaka doktora görünmelisiniz.

 

Lenf Bezi Kanseri Belirtileri

Lenf Bezi Kanseri Belirtileri

Lenf sistemi özellikle bağışıklık sisteminin en önemli parçalarından bir tanesi olarak bilinmektedir ve vücudumuzu korumakla görevlidir. Eğer lenf sisteminde bir sorun olursa dolaylı yoldan bağışıklık sistemine de zarar gelmektedir. Bu nedenle oldukça önemli bir sistem olduğunu söyleyebiliriz. Lenf sisteminde çıkan en büyük hastalık ise lenf bezi kanseridir. Lenf dokusunda kanser hücrelerinin çoğalması ve tümör haline gelmesi ile başlayan lenf bezi kanserinin erken teşhis ile tedavisi mümkün olmaktadır. Bunun için de lenf bezi kanseri belirtilerinin güzel bir şekilde araştırılması ve bu belirtilerden birkaç tanesi hissedildiğinde doktora gidilmesi gerekmektedir.

Lenf bezi kanserinin 2 farklı çeşidi bulunmaktadır. Lenf bezi kanseri türlerinin ilki Hodgkin Lenfoma olarak bilinmektedir. Bu türün nedeni kesin olarak bilinmese de tedaviye en kısa sürede yanıt veren kanser türü olarak geçmektedir. Diğer tür ise Hodgkin olmayan lenfomadır. Bu da yine lenf düğümlerinde meydana gelen bir lenf bezi kanseri türüdür.

Lenf Bezi Kanseri Belirtileri Nelerdir?

Lenf bezi kanserinin hem kendine özel hem de diğer kanser türleri ile benzer olan belirtileri bulunmaktadır. Yukarıda söz ettiğimiz gibi lenf bezi kanserinde lenf dokusunda kanser hücreleri düzensiz olarak çoğalmaya başlar. Bu ilk olarak şişliklere neden olmaktadır. Bu da hastanın günlük işlerini etkiler. Genellikle hastalar, şişlikleri ilk başta çok önemsemedikleri için özellikle şişlik büyüdükten sonra doktora gitmeyi tercih ederler. Bahsettiğimiz şişlikler lenf bezi kanserinin en yaygın belirtisi olarak bilinmektedir.

Lenf bezi kanserinin diğer belirtileri ise geçmeyen yüksek ateş ve yorgunluk halidir. Bunun sebebi de bağışıklık sisteminin zarara uğraması olarak açıklanabilir. Ayrıca tüm bunlara ek olarak birden zayıflama, iştahsızık, gece terlemesi, öksürük, nefes darlığı gibi solunum problemleri, göğüs ağrısı, kaşıntı ve karında şişlik gibi bazı belirtiler de bulunmaktadır. Eğer vücudunuzda birdenbire şişlik ya da şişlikler oluşmaya başladıysa ve saydığımız bu belirtilerden bazılarını da yaşıyorsanız mutlaka doktora gitmelisiniz.

Kansere İyi Gelen Bitkiler

Kansere İyi Gelen Bitkiler

Eski zamanlarda kanser için günümüzdeki tedaviler uygulanmadığı için insanlar çareyi doğal bitkilerde arıyorlardı. Günümüzde ise tedavilere ek olarak hala bu bitkiler kullanılmaktadır. Kansere iyi gelen bitkilerin sayısı ise oldukça fazladır. Aşağıda bahsedeceğimiz bitkilerin tamamı çok eski zamanlardan beri kullanılan ve etkilerine inanılan bitkilerdir.

Kansere İyi Gelen Bitkiler Hangileridir?

Kansere iyi gelen bitkilere baktığımızda ilk olarak buğday çimi ile karşılaşıyoruz. Bu bitki çiğ olarak ya da suyu sıkılarak tüketilmektedir. Buğday çimi, kanser hücrelerinin artmasını engeller ve vücudun kanserden gördüğü zararın temizlenmesine yardımcı olur. Kansere iyi gelen diğer bir bitki ise biberiye bitkisidir. Bu bitki özellikle kan kanseri, göğüs kanseri, akciğer kanseri ve cilt kanserine iyi gelmektedir. Biberiye bitkisi kullanım açısından en yaygın kansere iyi gelen bitkilerden bir tanesidir.

Kansere iyi gelen bitkilerden bir diğeri de cezayir menekşesidir. Cezayir menekşesinin bazı yan etkileri olduğu için kullanmadan önce mutlaka doktor ile iletişime geçilmelidir. Eğer doktor tarafından onay alınırsa böbrek, akciğer ve dalak kanseri gibi pek çok kansere çok iyi gelmektedir. Aynı şekilde karayılan otunun da kansere iyi geldiği bilinmektedir. Özellikle prostat kanserine iyi gelen bitkiler arasında en iyisidir. Prostat kanserine iyi gelen bir diğer bitki ise ısırgan otudur. İdrar yolları kanseri için ise deve dikeni otu önerilmektedir. Ayrıca deve dikeni otu akciğer ve kalın bağırsak kanserine de çok iyi gelmektedir.

Kemik kanserine iyi gelen bitkilere baktığımızda ise karşımıza çemen otu çıkmaktadır. Çemen otu aynı zamanda göğüs kanseri ve mide kanserine iyi geldiği için de kullanılmaktadır. Bu bitkilerin haricinde ekinezya, karahindiba otu, kızılcık bitkisi ve ökse otu da kansere çok iyi gelmektedir. Eğer pankreas ve kalın bağırsak kanseri için kullanacaksanız ekinezya bitkisi tavsiye edilmektedir. Karahindiba otu ise özellikle rahim ve kan kanserine karşı çok iyi gelmektedir. Kızılcık bitkisi ise yemek borusu kanserlerinde ve akciğer kanserinde kullanılmaktadır. Son olarak ökse otunun da karın zarı kanseri, göğüs kanseri ve karaciğer kanseri için kullanıldığı ve oldukça iyi geldiği bilinmektedir.

 

Kanser Nasıl Oluşur?

Kanser Nasıl Oluşur?

Vücudumuzdaki tüm organlar ve dokular, hücrelerden oluşmaktadır. Sağlıklı hücreler belli bir sayıya kadar üreyerek çoğalırlar. Her hücrenin ise belli bir ömrü bulunmaktadır ve bu ömür dolduğu zaman kendilerini yok ederler. Kanser hücreleri ise düzensiz bir şekilde çoğalırlar ve sayıları normalin çok üstünde olmaktadır. Bu kanser hücrelerinin sayısı çok fazla olduğu için de birikerek tümör haline gelirler. Tümörlerden kopan kanser hücreleri ise kan dolaşımına katılarak diğer organlara da geçer. Bu durum kanserin diğer organlara yayılmasına neden olur. Kanser nasıl oluşur sorusuna genel olarak bu şekilde yanıt verebiliriz.

Normal yani sağlıklı vücut hücreleri 2 şekilde kanser hücrelerine dönüşmektedir. İlk durum önlenemez sebeplerden kaynaklanır. Bunlar genetik faktörler ve yaşın ilerlemesi gibi durumlardır. İkinci durum ise çevreden kaynaklanan ve önlenebilen sebeplerden kaynaklanmaktadır. Bunlar ise radyasyona maruz kalmak, sigara ve alkol kullanımı, çok sık güneşte kalmak, obezite, bazı hormonlar, kanser yapıcı kimyasallar, düzensiz beslenme ve spor yapmamaktır.

Kanser Nasıl Önlenir?

Az önce de bahsettiğimiz gibi aslında kanseri önlemek oldukça kolaydır. İkinci grup yani önlenebilir kanserlerden korunmak için uygulanabilecek pek çok şey vardır. Kanseri önleme yollarından ilki ve en önemlisi sigarayı bırakmaktır. Sigaranın içerisinde 100’e yakın zehirli kimyasal bulunmaktadır ve bunlar kansere neden olmaktadır. Bu nedenle eğer sigara bağımlısı olduğunuzu düşünüyor ve sigarayı bir türlü bırakamıyorsanız mutlaka sağlık merkezlerinden yardım alarak sigarayı bırakmalısınız. Sigara kadar zararlı olan diğer durum ise alkoldür. Eğer çok fazla alkol tüketiyorsanız bunu mutlaka azaltmalısınız. Yalnızca özel zamanlarda az miktarda olmak şartıyla alkol almak size büyük zarar vermez ancak bunu alışkanlık haline getirirseniz sonuçları sizin için oldukça kötü olacaktır.

Bunların haricinde düzenli spor yapmak ve düzenli beslenmek de organlarınızın düzgün çalışmasını sağlayacağı için kansere yakalanma riskinizi en aza indirmiş olursunuz. Mutlaka vücudunuzun ihtiyaç duyduğu tüm besinleri yeterli miktarda almalı ve mümkün olduğu kadar sağlıklı beslenmelisiniz. Kanseri önlemenin en iyi yolu kesinlikle bunlardır. Saydıklarımızın haricinde güneşe çıkarken güneş kremi kullanmak ve stresten uzak durmak da kanserden korunmanız için oldukça faydalı olacaktır.

Kanser İlaçları

Kanser İlaçları

Kanser ilaçları hastalığın türüne göre değişiklik gösterebilmektedir. Ancak genel olarak kemoterapi ve radyoterapide kullanılan kanser ilaçları isimleri benzer olabilmektedir. Bu konuda özellikle yan etkileri çok merak edilmektedir. Elbette tüm ilaçlarda olduğu gibi kanser ilaçlarında da pek çok yan etki bulunmaktadır. Şimdi bunlardan söz edeceğiz.

Kanser İlaçlarının Yan Etkileri Nelerdir?

Kanser ilaçlarının pek çok yan etkisi bulunmaktadır. Bunların önceden bilinmesi, önlem alma açısından oldukça önemlidir. Kemoterapiden sonraki ilk birkaç gün bu yan etkiler oldukça belirgin bir şekilde kendini gösterirken daha sonra hasta günlük yaşantısına devam edebilmektedir. Kanser ilaçlarının yan etkilerine bakacak olursak öncelikle halsizlik ile karşılaşıyoruz. Halsizlik, kanser hastalarının en çok şikayet ettiği konulardan biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Eğer hastanın halsizliği olması gerekenin çok üstündeyse mutlaka doktor ile iletişime geçilerek ek ilaç kullanımına ya da ek gıda takviyesine başlanmalıdır. Bunların haricinde günlük olarak hafif yürüyüş yapmak ya da evde basit egzersizler yapmak halsizliğe oldukça iyi gelmektedir.

Kanser ilaçlarının diğer bir yan etkisi de bulantı ve kusmadır. Günümüzde bu şikayetler en aza indirilse de yine de pek çok hastada görülmektedir. Eğer kemoterapi tedavisi süresince bulantı ve kusma yaşamak istemiyorsanız mutlaka bol sıvı almanız gerekmektedir. Buna ek olarak yemekleri yavaş tüketmek, mümkün olduğunca sık aralıklar ile az miktarda yemek yemek, şekersiz meyve suları ve taze meyve tüketmek ve kahve/sigara alışkanlıklarını en aza indirmek hatta tamamen bitirmek bulantı ve kusmaya oldukça iyi gelmektedir.

Kanser ilaçlarının en yaygın etkisi ise saç dökülmesidir. Ancak tedavi bittikten sonra saçlar yeniden çıktığı için endişe edilmemelidir. Pek çok kanser ilacının cilt ve tırnak sorunlarına yol açtığı da bilinmektedir. Bunlar oldukça basit yan etkilerdir ve geçicidir. Cilt sorunlarından korunmak için de mutlaka güneş kremi ve nemlendirici kremler kullanılmalıdır.

Kanser ilaçlarının pek çoğu ağız yaralarına neden olabilmektedir. Bunun için tedaviden önce diş problemleriniz varsa onları tedavi ettirmeniz gerekmektedir. Böylece tedavi sırasında herhangi bir problem de yaşamamış olursunuz. Tabii bu bahsettiğimiz yan etkiler her hastada görülmemektedir. Bu daha çok kullanılan ilaçların ve hastalığın türü ile evresine göre değişmektedir.